Hikayenin ilk cümlesi beni olduğu gibi sizi de hayrete düşürecek biliyorum. Çünkü bundan 800 yıl önce yazılmış olan hikaye aynen şöyle başlıyor: “Simurg’un şaşılacak ilk işi şuydu: Gece yarısı Çin ülkesinde göründü. Çin ülkesinde kendisinden bir tüy düştü, bu yüzden her ülke birbirine girdi. Eğer Simurg’un o bir tüyü ayan olmasaydı dünyadaki tüm bu kavgalar olmazdı.” Bu eşzamanlılık gerçekten hayrete düşürdü beni çünkü ben yolculuk haritasını geçen Haziran ayında hazırlamıştım ve kendimce seçtiğim arketipler ve arketipik kahramanlar arasında bir Anka kuşu da vardı. Ve onun hikayesi insanlığın sarsıcı bir dönüşümden geçtiği şu günlere denk geldi. Demek ki bize söylecekleri varmış ve bunun için de en iyi zaman Korona günleriymiş… O vakit fazla uzatmadan, bu efsanevi kuşun hikayesine başlayalım ve hem anlatalım, hem de hikayenin armağanlarını toplayalım.
Simurg – Zümrüdü Anka Kuşunun Hikayesi
Uyanış, farkındalık ve dönüşüm için bir yolculuğa çıktık birlikte ve geçtiğimiz Haziran ayından bu yana ilerlemeye çalışıyoruz… Bu podcast serisinde bazı bölümler birbirinin peşi sıra geldi, bazı yerlerde ise bölümlerin arası açıldı. Özellikle yolculuk haritasının ilk çeyreğinde yani hazırlık aşamasında hızlı bir seyir vardı. Peşi sıra gelen Rehber, Savaşçı ve Gezgin arketiplerini incelediğimiz aşama da rahat aktı. Fakat sıra yolculuğun en karanlık yerine, yani haritanın dibindeki Gölge arketipine gelince aylarca takılıp kaldı. Bir önceki bölümde bu gecikmeyi kendi içsel süreçlerime bağlamıştım ki bu doğruydu.